main-banner
Bilgi ve iletişim teknolojileri (BİT) sektörünün küresel gelişim dinamikleri, ürün ve hizmet ticareti, ihracat-odaklı doğrudan yabancı yatırım ve Telekom hizmetleri başta olmak üzere sınır-ötesi birleşmeler ve satınalmalardan kaynaklanıyor. Sürekli maliyet avantajı kazanan firmalarla, mal ve hizmet üretim yeteneklerindeki gelişimle ve Doğu Avrupa ve BIRC (Brezilya, Hindistan, Rusya ve Çin) ülkelerinde yükselen yeni pazarlarla doğan etkililik odaklı üretim rekabeti ihtiyacı bu dinamikleri belirliyor. BİT’nin küresel kullanımında da sürekli bir artış yaşanıyor. Bu, küresel ekonominin süregiden yayılımının, bilgi ekonomisinin gelişiminin ve hizmet sektörlerinin ön plana geçmesinin kaçınılmaz sonucu. (OECD, 2007: 210)
Öte yandan, BİT sektörü dikey bir eksen gibi kat ederek etkilediği diğer tüm sektörlerle etkileşim içinde. Ağ etkisiyle dönüştürdüğü bu sektörlere ve kurumsal/bireysel kullanıcılara bağlı. Tıpkı onlar gibi küresel ekonomideki makro ve mikro gelişmelere karşı duyarlı. 2007 başından bu yana gelişen, finans dünyasıyla başlayıp reel ekonomiyi de içine alan küresel kriz, BİT sektörünü sarstı. Krizin 2010 sonuna kadar devam edeceği ve etkilerinin en az beş yıl süreceği tahmin ediliyor. Tüketim eğilimlerindeki yavaşlama, artan işsizlik, birbiri ardına resesyona giren ekonomiler ve finansal dalgalanmalar BİT sektörünü küresel ölçekte olumsuz etkiliyor. Özellikle daralan tüketim ve tüm sektörlerde şirketlerin yatırım hacimlerindeki düşüş, BİT harcamaları başta olmak üzere, tüm segmentleriyle sektörün gelirlerinde önemli düşüşlere neden oluyor. Dolayısıyla BİT Ar-Ge’si, ihracat ve yeni yatırımlar bundan olumsuz etkileniyor. Perakende satışları azaldıkça e-ticaret gelirleri de azalıyor, reklam gelirleri düşüyor. Mobil iletişim sektöründe donanım başta olmak üzere ciddi bir daralma var. Yine de OECD bölgesinde BİT sektörünün ekonomilerin genelinden daha iyi bir performans gösterdiği gözleniyor. (OECD, 2008:15)
İnternet başta olmak üzere BİT kullanımındaki üstel artış sürekliliğini koruyor ve küresel dijital nüfus giderek artıyor. Teknoloji ve özellikle de BİT orta vadede krizin etkilerini azaltmakta ve kalıcı rekabet avantajı yakalamakta önemli fırsatlar da sunuyor. BİT ile gelişen sosyal fayda, verimlilik ve inovasyon kapasitesi kriz sonrası dönüşecek küresel ekonomide rekabet avantajının temelini oluşturuyor.
Ülkeler ve bölgeler arasındaki dijital bölünmenin BİT’nin insanların yaşamlarına sosyal olarak gömülü hale getirilerek önlenmesi, Dünya Bilgi Toplumu Zirveleri ile geliştirilen ve “Binyıl Kalkınma Hedefleri” olarak anılan küresel stratejinin önemli bir eksenini oluşturuyor. Ancak küresel kriz ile birlikte konumlanan zaman dilimleri içinde bu hedeflere ulaşmak zor görünüyor. Büyüme ve yardım stratejinin ana eksenleriydi. Büyüme küresel ölçekte yavaşlama eğilimine girdi ve yardımların askıya alınacağına kesin gözüyle bakılıyor. İşsizlikte genel artış, Asya’da aile desteğinin azalması, Latin Amerika’da sosyal güvenlik sisteminde zayıflama ve Afrika’da iş güvenliği kaybı ise, krizin bu eksenler üzerindeki etkisini gösteriyor. Önceki krizler eşitsizliği artırdı ve büyüme tekrar canlansa da eşitsizlik derinleşti. Bu durum dijital bölünmenin engellenmesi hedefini de olumsuz etkiliyor. (OneWorld South Asia, 2008)
Ancak BİT etkinliğinin artması ve yeni gelişen teknolojilerle maliyet avantajı yaratması, özellikle de mobil iletişimin yaygınlaşması, dijital eşitsizliğin önlenmesi için yeni fırsatlar sunuyor. Yoksul ülkelerde geliştirilen topluluk temelli tele-merkezler, mobil iletişim ağları ve katılım ekonomisinin sağladığı imkânlar sayesinde yüksek sosyo-ekonomik katma değer sunan BİT-yoğun kalkınma projeleri geliştiriliyor.
Küresel krizin gözden geçirilmesine neden olduğu tek iddialı strateji Binyıl Hedefleri değil. Avrupa Birliği i2010 Stratejisi de krizden nasibini alacak gibi görünüyor. Şu sıralar Avrupa Komisyonu’nunda en çok konuşular konuların başında kriz ve i2010 ilişkisi geliyor. Bu ilişki iki boyutlu. Bir yandan krizin öngörülen zaman dilimleri içerisinde i2010 hedeflerine ulaşılmasını zora soktuğu tartışılırken, diğer yandan i2010 stratejisinin krizin AB ülkeleri üzerindeki etkilerini azaltmak için kullanılıp kullanılamayacağı konuşuluyor. Her iki boyut da stratejinin revizyonunu gerektiriyor.
2000 yılında yürürlüğe giren ve Avrupa’nın bilgi ekonomisinin gelişimi bakımından ABD’ne yetişmesini hedefleyen Lizbon stratejsi önce 2005 yılında revize edildi ve ana hedefi öteleyip çerçeve programlarına eklenen yeni araçlarla takviye edilerek i2010 Girişimi adını aldı. 2006 yılından başlayarak Rekabetçilik ve İnovasyon Çerçeve Programı, endüstriyel politikalar, KOBİ eylem programı, sosyal uyum politikası, yeni istihdam sratejisi, yaşamboyu öğrenim programı, rekabet politikası ve finans hizmetlerine odaklanan Topluluk Lizbon Programı (CLP) ile yeni açılımlar getirildi. Mart 2008’de açıklanan yeni Lizbon Topluluk Programı (LCP) ise, bilgi ve inovasyona yatırım, KOBİ’ler başta olmak üzere iş potansiyellerinin serbest bırakılması, igücü pazarının modernizasyonu ve enerjiyi etkili kullanan düşük-karbon ekonomisi hedeflerine odaklanmıştı ki, 2008 Ağustos’unda küresel kriz Avrupa üzerine çöktü. AB üyesi 27 ülke, kriz önlemi olarak 2009’da Milyar Avro’luk bir Avrupa kurtarma planı ve enerji-iklim paketi üzerinde uzlaştı. Aralık 2008’de bu önlemlerin kabul edildiği Avrupa Konseyi toplantısı, aynı zamanda Lizbon stratejisinin krizin etkilerinden korunması konusunda yoğun tartışmalara sahne oldu. (Europedia, 2009)
Avrupa Konseyi, kriz önlemlerinin hızla etki etmesi için, zaman sınırlı bir yapı çerçevesinde, krizin en çok etkilediği ve ekonominin yapısı bakımından önem taşıyan sektörlere, yani otomotiv ve inşaat sektörlerine odaklanması gerektiğine karar verdi. Bu karar, paketin başarısını Lizbon stratejisinde öngörülen yapısal reformların hayata geçirilmesine bağlıyor ve bunun için daha yoğun bir çaba içine girilmesi gerektiğini de ifade ediyordu. Yapısal reformlar konusunda ise öncelik yatırım ve altyapı fonlarının artırılması, firma ölçeğinde rekabetçiliğin iyileştirilmesi, KOBİ’lerin daha fazla desteklenmesi ve istihdamın, inovasyonun, Ar-Ge’nin, öğrenimin ve profesyonel eğitimin teşvik edilmesi konularına verildi. Bu bağlamda, Avrupa Araştırma Alanı’nın geliştirilmesi ve Lizbon stratejisinin 2010 ötesine taşınması için, geleceğin teknolojileri, yani enerji, BİT, nanoteknoloji, uzay teknoloileri ve yaşam bilimleri odaklı bir sürdürülebilir kalkınma modeli üzerinde temellenen Avrupa İnovasyon Planı’nın lansmanı öngörüldü. (Europedia, 2009; Pöttering, 2009)
16 Aralık 2008’de Avrupa Komisyonu Lizbon stratejisini güçlendirmek ve kurtarma planının uygulanmasına destek olmak amacıyla bir paket kabul etti. Paket, Tek Pazar’ın perfomansının artırılması ve Avrupa Küreselleşme Islah Fonu’nun insanların işgücü pazarına geri dönebilmesi amacıyla kullanılması konularını da kapsıyordu. Lizbon Büyüme ve İstihdam Stratejisi’ne dönüşen bu paket, ‘yeni işler için yeni beceriler’ başlığı altında 2020’ye kadar eğitim ve yaşamboyu öğrenim konusunda Avrupa ölçeğinde kordinasyonun sağlanması; sosyal uyum fonlarının üye ülkeler tarafından rekabetçiliği artırmak ve düşük-karbon ekonomisine geçiş amacıyla kullanılarak ekonomik uyaran yaratılması; uluslararası düzenleme işbirliğinin ve üçüncü ülke pazarlarına adil ve açık erişimin güvence altına alınması hedeflerine odaklandı. (Europedia, 2009)
Bu hedefler Avro’nun finansal bakımdan sağlamlaştırılarak krizin yarattığı küresel para birimine dönüşme fırsatının değerlendirilmesi konusunu da içerecek biçimde genişletildi. İyileştirme planının işgücü pazarının yapısal olarak takviye edilmesi hedefine yöneltilmesi için İstikrar ve Büyüme Antlaşması kabul edildi. Bu antlaşmanın kabulü, Komisyon başkanı José Manuel Barroso tarafından, daha yeşil ve daha adil bir ekonomide büyüme ve istihdam yaratma fırsatının doğuşu olarak sunuldu. (Europedia, 2009)
Bütün bunlar gösteriyor ki AB yönetim birimleri i2010 Girişimini kriz nedeniyle yavaşlatmak yerine, bu stratejinin yarattığı uyarıcı etkiyi ve yapısal reformların yerleştirilmesine yapacağı katkıyı göz önünde tutarak, stratejiden bir kriz-savar silahı yaratmaya odaklanmış durumda. Bu silahın Avrupa ekonomisinin petrol bağımlılığının azaltılması ve bu durumun doğurduğu çevre kirliliğinin önlenmesi sonuçlarını da yaratması umuluyor.
Lizbon stratejisi ya da yeni adıyla i2010 Girişimi, başlangıcından bu yana pazar ekonomisi, sosyal uyum ve çevre koruması stratejik üçgeni üzerinde temellenen yeni bir sürdürülebilir kalkınma modelinin hayata geçirilmesini hedefledi. Dolayısıyla ekonomik büyüme ve çevreye verilen zarar arasındaki sıkı ilişkiyi çözebilecek sürdürülebilir üretim ve tüketim örgülerinin teşvik edilmesini gerektiriyor. Avrupa Parlamentosu Başkanı Hans-Gert Pöttering’e göre, ekonomi, toplum ve kişisel yaşam kalitesi ile BİT arasında kurduğu bağlarla i2010 stratejisi krizin etkilerini hafifletmek için önemli araçlar sağlıyor. (Pöttering, 2009) Dolayısıyla BİT, AB’nde krizin şamandırası görevini üstlenmişe benziyor.
Bu yaklaşımın performansını izlemek BİT’nin yakın gelecekteki konumunu anlamak açısından çok eğitici olabilir. Küresel ekonomik kriz, göstergesi olduğu paradigma dönüşümünü ardında bırakarak geçip gidecek. Ama yaklaşan diğer iki küresel kriz tehdidi karşısında bu stratejik yaklaşımın özel bir değeri olabilir. Gıda krizi ve enerji kullanımına bağlı iklim krizi çok özel önlemler gerektiriyor. Bu ‘reel’ krizlerin bir finansal kriz gibi yönetilemeyeceği çok açık.
Krizler sırasında gelecekteki büyüme ve inovasyon kapasitelerine yapılan yatırıma hız vermek, virajı almanın tek yolu olabilir. Belki de gelecek krizlere verebileceğimiz tek cevap teknolojidir.
Kaynaklar:
Europedia (2009), The Lisbon Strategy in the turmoil of economic crisis, http://www.europedia.moussis.eu/discus/discus-1233424310-15411-26705.tkl?lang=en (1.03.2009 tarihinde erişildi)
OECD (2007), Globalisation and Regional Economies: Can OECD Regions Compete In Global Industries?, 2007
OECD (2008), Information Technology Outlook 2008, 2008
OneWorld South Asia (2008), ‘Global financial crisis threatens MDG realisation’, 16 Ekim 2008, http://southasia.oneworld.net/todaysheadlines/global-financial-crisis-threatens-mdg-realisation (1.3.2009 tarihinde erişildi)
Pöttering (2009), Opening Address by the President of the European Parliament, Hans-Gert Pöttering, at the International Conference on “Information and Communication Technologies for a global sustainable future” How can ICT durably contribute to the well-being of all citizens around the world? European Commission, 22 Ocak 2009